Bir de 'microblog' deneyelim.
Amerika'nın bir özelliği de çoğu şeyi ayan beyan yapmasıdır. Bunu, benim incelediğim zaman aralığında, en çok silahlanma konusunda gördüm. Soğuk Savaş sırasında ilk zamanlar Sovyetler Birliği'nin (tabii ki !tabii ki!) yalan söylemesine ve kandırıkçılık yapma☺ kabiliyetine şaşırıyorlarmış.
Elbette Amerika'nın devlet sırları var, fakat çoğu belge belli bir süre sonra açıklanır. Başkanlık belgeleri gibi daimi tarihi değeri olanlar hariç hemen hepsinin 25 yıl sonra otomatik olarak gizlilik derecesi kaldırılır. Meraklıları detayları Adalet bakanlığı sitesinde bulabilir. Türkiye'yi sormayın, bilmiyorum. Çok şey değişti😔
Salgın sırasında da Amerika genelde açık ve dürüst davrandı diyebiliriz. Geçen yılki siyasî çatışmaları bir tarafa bırakırsak, ülkenin uluslararası imajını zedeleyeceğini, içerde devletin gücüne halel getireceğini bildikleri halde geleneksel yaklaşımı devam ettirdiler ve bulaşma oranlarını çatır çatır açıkladılar. Aşı konusunda da aynı şeyi yapıyorlar:
1990'larda CDC ve FDA tarafından ortaklaşa yönetilen Aşıya Tepki İhbar Şebekesi olarak çevirebileceğim (Vaccine Adverse Event Report System - VAERS) bir erken uyarı sistemi kurmuşlar. İsteyen hazırlanmış tablolara haritalara bakabiliyor, isteyen ham veriyi indiriyor.
Verileri bilim adamlarına araştırmacılara insanlık namına sunuyorlar. Peki biz sıradan vatandaşların ne işine yarayacak? Maalesef bazı iflah olmaz gerizekâlılar önüne gelen her şeyi üç like için dünyaya yaydığından, artık hepimiz birer epidemiyolog, immunolog, veri analizcisi olmak zorunda kaldık. Önümüze gelen haberleri ve yorumları teyit etmek için bu kaynaklara ihtiyacımız var.
Pek de mikro olmadı, idare edin.