28.7.06

Ben Manitu... Ulu Manitu

3. sınıf kovboy filmleriyle büyümüş bir çocuk olarak, eğersiz atlarına Cüneyt Arkın'ı kıskandıracak bir çeviklikle atlayan, o tepenin arkasından çıkıp gelirken hiç bir zaman sağdan soldan değil daima önden yaklaşan, bir çadırı 2 taş 3 kova suyla hamama çevirip beyazları hastalıklarından, iltihaplarından arındıran, arada bir de hulululululu diye ateş etrafında dönen kızılderilileri can-ı gönülden severim ben.

Tacoma'daki totemi görünce bu yüzden sevindim. Halbuki 3 vakit önce Vancouver Antropoloji Müzesi'nde müzesindeki rehber "Buradaki yerlilerimiz barışçi, balık avlayan sebze yiyen bir halktı.Canııım, çok iyi insanlardı. Altına hücum olduğu dönemde bölgeye gelen çok sayıda beyaz insandan (çiçek mi, kızamık mı neyse) hastalık kapıp topluca öldüler maalesef." diye gözlüğünü düzelttiğinde sırtımdan aşağı buz gibi birşeyin indiğini hissetmiştim. Bıraksalar "Kimi kandırıyorsunuz han'fendi?" diyerek atılacaktım. Ulu Manitu "Dur," dedi, tuttu beni. "Gerçek şekersiz kornfleks** gibidir, yalansız pek yenmez."

Tacoma'daki bu totem elektrik direğinden de uzun, görüyorsunuz. Çok güzel oyulmuş, boyanmış, biçimsiz mekanına rağmen haşmetli birşey. Dibinden kafanız kaldırıp bakınca upuzun, göğü deliyor gibi duruyor.


Totemin altındaki levhada da diyor ki, "Alaska yerlilerinin yaptığı bu dünyanın* en büyük totemi N. E. Sheard ve Chester Thorne tarafından Tacoma şehrine hediye edilmiştir. 1903" Alaska yerlileri o kızamık salgınını atlatmış anlaşılan.

Kural: Çakısı olan her vatandaş ağaca kazır. Gelişmiş ülke, 3. dünya ülkesi falan farketmez.

*Burada "dünyanın en..." diye bir sıfatı olan şeyler genelde Amerika kıtasının en diye okunmalıdır ki, bu bile çok geniş bir alanı kapsar. Kanada, Meksika, Brezilya, belki 2-3 ülkeyi daha katı;n işte odur o dünya.
** Ben çocukken Korn Fleks marka mısır gevreği vardı. Türk malı.

19.7.06

Çimlere basmayınız!

Piknik deyince aklınıza Rus müzik grubu* gelmesin. Aynı zamanda Amerikalıların millî hobilerinden biridir piknik. Şimdi isterseniz hafta sonu piknik yapan bir grubu örnek alarak bilgimizi ve görgümüzü arttıralım:


Haydi yukarıdaki fotoğrafta kırmızı kalemle numarandırdığım temel malzemeleri tanıyalım:
1. Katlanır sandalye (camp chair)
2. Buz kutusu (cooler)
3. Tüp (stove)
4. Mangal (grill)
5. Ivır zıvır

1. Katlanır sandalye: Dışarda yapılan bilumum faaliyetin vazgeçilmez bir unsurudur. Elbette çimenler üzerine bir örtü sererek yayılmak da adettendir, fakat bağdaş kurarak yemek yemek adetten değildir. Dolayısıyla her zaman sandalyeciler (sandalyeliler) bulunur.

2. Buz kutusu: Amerikalıların klimaya olan sevgileri ile doğrudan ilişkisi vardır. Buz kutusu hem içecekleri soğuk tutar, hem de halka açık alanda alkollü içki tüketmenin yasak olduğu bu ülkede bira şişelerini saklar.

3. Tüp: Bizim piknik tüpüne yakın modeller olmakla beraber, -tabii ki demliği olmayan- Amerikalı bu tüpleri sanıyorum sadece soğukta kamp yaparken konserve ısıtmak veya kahve yapmak için kullanıyor.

4. Mangal: Kömürlü mangallar daha yaygın. Tipik Amerikalı'nın (göçmenlerin de) mangalın kömürlüsünü tercih ettiğini söylemeliyim. Etler ise akşamdan terbiyelendirildiği gibi marketten hazır da alınabiliyor. Et terbiyesi ve barbekü sosları ayrı bir yazı konusu olsun.

5. Ivır zıvır: Her piknik etli olmuyor. Bir paket cips ve 2 çeşit dip ile piknik yapanları da gördük. Ama şimdiye kadar cipssiz bir piknik görmedim. Plastik tabak, bardak, çatal ve kutu kola her zaman mevcut.

Hemen her parkta piknik için bir alan, tahta piknik masaları (bazen sabit mangal) bulunur. Çöp tenekeleri büyük, görünür yerdedir. Piknikçiler gittiğinde arkada çöp (kavun-karpuz kabuğu, yarısı yenmiş domates, yırtık plastik torba, vs. bırakmazlar. Genelde frizbi, voleybol oynarlar. Hafif piknikçiler (yani mangalda et yapmayanlar) genelde köpeklerini de getirip onlarla (frizbi, top) oynarlar. Böyledir benim gördüğüm Amerikalı piknikçiler...

* mp3 alfabe sınırını da aşan bir terim haline geldi. Yine de: http://www.piknik.info/DOWNLOAD/index.php?page=1