27.8.05

Ağlamaklı..

this is an audio post - click to play

İşte Jan Courch konuşuyor: Hz. İsa'yı görmüş -rüyasında herhalde-. Kanser hastalığını Jan Teyze için kendinde taşımış Hz. İsa. Yaaa.... İşte böyle.

26.8.05

Thank you Jesus!!!

Bugünkü görüntü bir numaralı tuhaflıklar kaynağından: Televizyon kanalı. Amerika'da televizyon seyretmeden (özellikle de kablolu kanalları değil de, havadan yayın yapan public television denilenleri) herşeyi gördüm denilemez.

İşte bir kablo kanalında benim gördüğüm sahne:

Hemen kanal bilgisine baktım, meğer "televangelist"miş. Televangelist televizyonda Tanrı'nın mesajını (ki Hristiyanlık ve İsa sevgisi olarak özetleyebiliriz) yayan din adamlarına deniyor. Verdiğim bağlantıda bu kişilerin en ünlülerinin bir listesini bulabilirsiniz. Detaylı bilgi İngilizce Wikipedia'da var. Bu kadının adı Jan Crouch. İddiaya göre Amerika'da en çok seyredilen inanç kanalını -Trinity Boradcasting Network- kocasıyla beraber kurmuş.


Sanırım hiçbir şey yazmama gerek yok.







Kasabada, köyde yaşayan Amerikalılar bunları seyrediyor, dediklerini dinliyor. En meşhurlarından iki tanesi 11 Eylül olayı için "cinsel ahlâksızlığa Tanrı'nın verdiği ceza" demiş. (kaynak: Vikipedi)

Eğer yapabilirsem, Jan Crouch'un sesini de buraya ekleyeceğim.

25.8.05

Sunta!

Bizim medyada sokakların dar olması, yola park eden araçlar ve trafikte yol vermeyen şoförler yuzunden itfaiyenin geç kalmasından bahsedilir. Amerika'da itfaiye geç kalmaz. Kırmızı araba yangın alarmının verildiği saniyeden itibaren 1 ila 9 dakika sonra ihbarın olduğu yerde biter. Daha önce itfaiye ile ilgili bir hikaye anlatmıştım, bu sefer neden acele ettiklerini anlatayım.


İşte size yeni yapılan bir evin reklâm panosu. Townhouse biraz sonra göreceğiniz gibi bitişik nizam müstakil evlere deniyor. Ortak kullanıma açık spor salonu, "clubhouse", bilgisayar.fax odası, bazen de yüzme havuzu bulunuyor. Yolda giderken bu siteyi görünce, Amerikan evlerinin nasıl inşa edildiğini gösteren güzel bir örnek buldum diye sevindim.


Evler bunlar. Anladığım kadarıyla sistem şu şekilde işliyor (yanlış varsa düzeltiriz). Müteahhit imara açık arsaya evleri diziyor. Oturmaya hazır hale getiriyor. İnsanlar bankadan 10 ile 30 yıl arasında değişen ödeme planları ile kredi çekiyorlar. Eve taşınıyorlar. Kira öder gibi taksit ödüyorlar. (Bkz. Türkiye'de geçenlerde bahsedilen mortgage -ipotek- sistemi) Panoda 200.000 dolardan başlayan diyor ama tabii o en arkada en küçük evin fiyatıdır. Şu gördükleriniz tahminen 300.000 dolar yaklaşır.

Peki itfaiyenin bu işle ne alakası var?



Evler sunta! Tabii, şehirlerde apartmanlar betondan ya da çelik konstrüksiyon olarak (uçak çarpınca çeliklerinin eridiği söylenen Dünya Ticaret Merkezini hatırlayın) inşa ediliyor. Ama orta sınıf Amerikan ailesi bildiginiz tahta evlerde oturuyor ki, gördüğünüz üzere duvarlar suntadan! Elbette abartıyorum. Dış duvara tahta plakayı koyduktan sonra iç yüzünü pamukvari bir yalıtım malzemesiyle kaplıyorlar. Üstüne de daha ince bir tahta plaka ile kaplayıp alçı çekiyorlar.


detay


bir detay daha


Fakat evlerde çiviler haric demir yok. Borular bile plastik malzemeden. Bizdeki doğal gaz borularına benzer bir plastik.


Bizde hane halkı yangında ya dumandan boğulur, ya da pencereden atlayıp beyin üstü çakılır. Burada tahtalar ve keresteler yüzünden diri diri yanıyorlar. Tevekkeli değil, İstanbul'da da tulumbacılar yokuşlarda şahin gibi uçuyordu.

**Not: Murat Altınbaşak'ın yazdıklarıma yaptığı yorumda geçen OSB için bakınız.

8.8.05

Mobil inanç aracı


İki fotografı da hareket halindeyken çektiğim halde bu kare pek kötü çıktı ama bir sonrakini tamamladığı için eklemek istedim. Bütün otobüs İncil'den parçalarla kaplı. Hangi tarikat olduğunu bilmiyorum. Ancak Papa'dan pek hazzetmiyorlar.


Cümle şöyle: The Devil and the Pope are in in trouble with God for changing the holy Sabbath day to Sunday. [Şeytan ve Papa'nın kutsal Şabat gününü Pazar olarak değiştirdikleri için Tanrı'yla başları dertte.] Hmmm.

Havadar



GİTT gibi karakterli bir araba olmasa da güzel. Ghuu ghuu.

Not bıraktım, aldın mı?



Çoğu blogcudan farklı olarak benim tatilim uzun ve ağ dışında geçti. Tatilden döndük, yorgunluk attık, yenilendik vs. vs. ama bu performans artacak demek değil:)

Yaz başından kalma bir fotoğraf. Batı kıyısı lise mezunları arasında "prom"a (mezuniyet partisi) giderken arabanın yan ve arka camlarına Senior 2005, 2005 rulez! (sic!) gibi sloganlar yazmak moda idi. Bir ay falan araba camları böyle gezdiler. Amerika'nın öbür taraflarında da bu moda oldu mu bilemiyorum.
Birinin de böylesi kolayına gelmiş herhalde. Elyce'e geçmiş olsun diyoruz.