25.8.07

Seçiyorum... Seçiyoruuuum.... Seçtim! - 1. Bölüm

Bu uzun bir yazı olacağı için ikiye bölüyorum.

Türkiye'de cumhurbaşkanlığı seçimi tartışması ve arkasından gelen erken seçim ülkeyi 17 Ağustos depremi gibi salladı. O tartışmaları güzide gazete ve televizyonlarımızın tarafsız haberleri ve seviyeli yorumcuları sayesinde layıkıyla takip ederken bir taraftan da buradaki başkanlık seçimlerini merakla bekliyoruz.

Burada devlet başkanı 4 yılda bir seçiliyor. Seçim seneye Kasım'da yapılacak. Ama hazırlıkları siz de takip ediyorsunuzdur. Elbette bizim gazeteler bu konuyu yabancı meslektaşlarının gözünden bize haber olarak verdikleri için tek bulabildikleri magazin parçası Hillary'nin çatalı olabildi.

Devlet başkanı 4 yılda bir seçiliyorş Kongre seçimleri ise farklı. İki kamaralı Kongrenin Senato kısmında senatörler 6 yılda bir seçiliyor. Fakat iki yılda bir senatonun 1/3'ü seçime giriyor, bir nevi devr-i daim. Böylece dengeler iki yılda bir değişiklik gösterebiliyor. Senatör sayısı 100 (50 eyaletten 2şer senatör). Temsilciler Meclisi üyeliği (bizim milletvekilliğine paralel olan) için 2 yılda bir seçim yapılıyor.

Bir de yerel seçimler var, yani eyalet çapında olanlar. Federal kongre dışında yerel kongreler var. Her eyaletin kendi senatosu ve temsilciler meclisi var. Sonra belediyeler, 'county' idaresi, şerifler, vs. yani Amerikan seçmeni habire oy veriyor.

Bizde son zamanda "oy vermek vatandaşlık hakkımızdır, ödevimizdir" (ödev olur mu ya, haktır) "bir oyun bile değeri vardır" cümleleri çokça sarfediliyor. Bir yandan da milletvekili sadece oy zamanı geliyor sonra 4 yıl bizi unutuyor diye sikayet ediyoruz. Belki de daha sık kendimizi hatırlatmamız lazım, kimbilir?


Öbür taraftan, bunlar kendisine sıkça hatırlatılan Amerikan seçmeninin oy sandığına gidiş oranı %40'ı aşmıyor.

Vatandaşı oy vermeye yönlendirmek için neler yapılmıyor ki! Hem devlet ve yerel makamlar, hem de partiler hummalı bir faaliyet yürütüyorlar. Kapıda herhangi bir seçim varsa önce istisnasız bütün adreslere broşürlerler kartpostallar gönderiliyor: Takviminize ekleyin, şu gün seçim var diye. Bu dağıtımda vatandaş veya kayıtlı seçmen olduğunuza bakılmıyor sanırım.


Sonra seçimde nelere kimlere oy vereceklerine dair broşürler, kitapçıklar yollanıyor.
Sizler için seçtiğim bu sayfada Seattle Limanı Komisyonuna aday olanlar kendilerini tanıtmışlar. Yine il genel meclisi sorusunu hatırlatacağım ben.


6.8.07

Pow Wow (okunuşu pau vau)


Pow Wow, yahut powwwow, Kızılderililerin yaptıkları toplantılara verilen genel isimmiş. Beyazlar bu kelimeyi ilk defa kuzey doğudaki Narragansett yerlilerinden duymuşlar; o zamanlarda kelime kam anlmaına gelirmiş. İyileştirici gücü olan kamlar ziyaret edileceği zaman söylenen "Hadi pow wow'a gidelim" sözü, beyazların ağzında "hadi pow wow yapalım"a dönüşmüş, sonra da bütün Kızılderili kabilelerinin kullandığı ortak bir kelime haline gelmiş. Pow wow da dans ve müzik dolu bir kutlamaya dönüşmüş.

Arkadaşımla İskoç festivalinden dönerken yolda Pow Wow yazılı bir tabela görünce direksiyonu sağa kırdık ve karşımıza Muckleshoot kabilesinin pow wow'u çıktı.


Biz vardığımızda dans yarışmaları başlamıştı. Epey uzun kalmamıza rağmen kapanış törenine kadar bekleyemedik.

Geniş bir çayırlık alanda büyük bir elips oluşturulmuş, herkes tentelerin altında oturup ortada dans edenleri seyrediyordu. Sadece davul ve vokalle yapılan müzik eşliğinde çocuklar ortada hünerlerini gösterdiler. Bir sunucu hangi dansın yapılacağını, kimlerin yarışacağını anons ediyordu. İyi bir organizasyondu ve genelde bu tip faaliyetlerde hissetiğimiz yapaylık yoktu.


Demek ki neymiş, sokakta üstlerinde soluk bir tişört bir kotla gezen her kısa boylu, kara kuru insanı, güney Amerikalı göçmen zannetmemek lazımmış.


Her yaştan insan olduğu gibi, seyircilerin çoğu danslara katılıyor.

Bu da saz heyeti. Ortadaki davulda ritm tutarak aralarından bir şarkıcının önderliğinde şarkıları söylediler.

Tabii her yerde olduğu gibi burada da arka tarafta yiyecek satanlarla hediyelik eşyacılar vardı. İşporta şeyler mesela Çin malı dreamcatcherlar, plastik çerçeve içinde renkli baskı Kızılderili kadını figürleri falan satılıyordu.

Ne yazık ki ,Muckleshoot kabilesinin müziği ve danslarıyla ilgili hiç bilgim yok. Ama bundan sonra pow wowların abonesiyiz.