6) Kitaplık düzeniniz neye göredir? Yazar adı mı? Yayınevi mi? Kitaplığa giriş zamanı mı? Rastgele mi?
Asıl kitaplığım Türkiye'de. Orada belirli bir düzenim yok. Boy sırasına göre dizerim. Aynı yayınevinden çıkmış serileri yan yana koymaya özen gösteririm. Karışık da olsa bütün kitapların yerini bilirim. Aradadım mı elimle koymuş gibi bulurum (çünkü elimle koydum). Amerika'daki kitaplığımda biraz düzen var diyebilirim, çünkü evdekilerle paylaşıyorum.
7) İmzalı kitaplara önem verir misiniz? Kitaplığınızda imzalı kitaplar var mıdır, hangi yazarların imzalı kitaplarına sahipsiniz?
İmzalı kitaplara çok önem vermem. Bunun sebebi küçüklüğümden beri öldükten sonra kkitaplarının sahafa ''düştüğünü'' duyduğum kitapseverlerin hikâyeleridir. Herkesin kütüphanesi kendine özeldir, eşinin, çocuklarının aynı sevgiyi duymalarını, aynı özeni göstermelerini bekleyemeyiz. Yine de ölenlerin adlarına imzalanmış kitapları sahaflarda görünce üzülüyorum. İmzalı kitapların ömrü bir insan ömrü kadar kısa. Çok meşhur yazarların imzaları yahut kitabı imzaladıkları meşhur kişiler ise koleksiyon değeri vardır elbette. Yazdıklarına bayılsam, hayran olsam bile tanımadığım bir insanın imza gününde kuyruğa girip 4,5 saniyede adımı söylemek ve onun kalın keçeli kalemle harolop şurulop bir şeyler yazması beni mutlu etmez. (Belki imza günleri böyle değildir, hiç gitmedim. Bendeki imajı bu)
Bütün bunları yazdıktan sonra tam tersi bir şey de eklemem lazım. Arkadaşlarımın yazdığı kitapları alıp kendilerine imzalatıyorum. Bunu onları tebrik ve taltif etmenin bir yolu olarak görüyorum. Demek ki benim için yazarı bizzat tanımak, onunla bir geçmişimin olması önemliymiş. Kuru imzayla bırakmıyorum tabii, kitapları okuyup görüşlerimi söylüyorum.
8) Açık düzen kitaplık sevenlerden misiniz, yoksa camekânlı ve kapaklı kitaplıkları mı tercih edersiniz?
Açık kitaplık severim. Camekânlı kitaplık bana vitrin gibi geliyor. Kitapların tozunu almaktan erinmem, dokunmak, çıkarıp elime almak hoşuma gider. Kapaklı kitaplığı hiç istemem. Kitaplarıma bakarak düşünmeyi, her gözümü çevirdiğimde onları görmeyi seviyorum.
9) Kitaplığınızdaki en değer verdiğiniz kitap ya da kitaplar hangileridir?
Buna kesin bir cevap veremeyeceğim. Tek bir tane yok. Kitaba bir nesne olarak bakıyorsak, bendeki baskıları artık bulunmayanlar çok değerli. Ama ben kitabın içindekileri fiziksel varlığından ayrı tutuyorum. Bu yüzden nesne olarak sadece nadir bulunanlar değerli diyebilirim. Ancak babamın yazdığı kitapları bu işin dışında tuttuğumu da söylemem lazım.
10) Kitaplığınızda henüz okumadığınız kitaplar için ayrı bir raf var mıdır, yoksa karışık mı koyarsınız ya da okunmamış kitapları ayrı bir yerde mi muhafaza edersiniz?
Henüz okumadığım kitapları ayrı bir yere koymam, neresi boşsa oraya sıkıştırırım. Böylece kütüphanem benim için bir define sandığı oluyor, ''kendime küçük sürprizler'' yapmış oluyorum.
11) Son olarak bir oyun yapalım, kitaplığınızın ilk rafına gidiyor ve sol baştan başlayarak kitapları sayıyor, yaşınıza denk gelen kitabın adını yazıyorsunuz.
Burada biraz hile yaptım çünkü kitaplığım iki ayrı bölümden oluşuyor. birinci bölümdeki kitap Çingiz Abdullayev'in Soyuqdan Dönməyən Casuslar isimli kitabı, ikinci bölümdeki ise Patrick Modiano'nun Babam ve Ben isimli çocuk kitabı.