30.7.07

"etek giysin"

Etek giymeye bir Sean Connery'de bir de Kadir İnanır'da eyvallah deniyor herhalde.

festivalim, festivalsin, festival serisinin üçüncüsü.

Seattle İskoç Dağlık Bölgesi Oyunları Derneği (Scottish Highland Games Association) 6. geleneksel İskoç oyunları ve klan toplantısını yapar da gidilmez mi?

Derneği 50 yıl önce bir avuç İskoç kurmuş. Faaliyet büyük ve katılanlar çok. İskoç deyince insanın aklına kızıl saç geliyor, maamafih burası Amerika, onun için zenci görmeye şaşmamak lazım. Tabii hemen söyleyeyim derneğe üye olmak için İskoç olmak şartı aranmıyor.

Bu ikisi gülle atmak için sıralarını bekliyorlardi. Ben oradayken kadın ve erkeklerde gülle ve kütük atma yarışmaları yapılıyordu.

Gülleci abla ve fotoğrafın üst kısmında kırmızı gülle.

Kütüğü bu şekile kaldırıp fırlatıyorlar.

Arada huuu! haaa! diye heyecanlanmalarından anladığım kadarıyla seyirciler bu oyunları sıkı takip ediyorlar.

Bu oyunlara (ki 'heavies' deniyormuş) katılabilmek için kilt giymek şart. Yarışma büyük ciddiyetle yapıldı, hakemler, sunucu herkes değişik tartandan kiltler giymişlerdi. Fakat gülleler falan fırlatılınca havalanan eteklerin altından şortlar görünüyor.

Hakem

Sunucu

Oyunlar dışındaki büyük alanda da her klan kendi cadırını kurmuştu. Soranlara bilgi veriyorlar, bazıları aynı zamanda satış da yapıyordu. Kelt dilinde hiçbir şey görmediğimi de söyleyeyim. Belki konser kısmında keltçe şarkılar vardı ama oraları kaçırdık.






hediyeliklere iki örnek:


Bir de bandolar vardı elbette. En az 10 tane farklı klana ait gayda ve trampetlerden oluşan bando saydım.


Gittin gördün, aklında ne kaldı diye sorarsanız, birisi bu abi ki insan aklından etek giyse kaç yazar, Highlander de adam mı, diye düşünüyor;


öbürü de budur.


26.7.07

Hadi kızım Destegül!

Düşündüm düşündüm hatırlayamadım. Önce TRT'de sonra başka kanallarda at yarışını anlatan bir adam vardı. Sesi sigaradan boğulmuş gibi çıkardı. Çıkıştan itibaren gititikçe artarak finişte son raddeye varan heyecanı yüzünden yarışın sonuna doğru kesilir, nefesi duracak gibi olur ama yine de "Uçansultan koşuyor, KandemirBey yetişti, arkadan Destegül yetişti. Destegül... Destegül... Destegül... (8 kere falan söylerdi bunu) Destegül kazandı, KandemirBey ikinci, Uçansultan üçüncü," diye bitirirdi yarışı. Her yarışta bir kalp krizi beklerdik.

Geçen at yarışı seyretmeye gittim de oradan aklıma geldi. Benim ilgim ve bilgim televizyonda zap yaparken 3 saliseliğine koşuyu görmekten ibaret olduğu için ilginç bir öğleden sonra geçirdim.

Yarış kısmı bildiğiniz yarış.


Detaylara geçersek, giriş bedava. Zemin kata, yani açık alana elinizi kolunuzu sallayarak giriyorsunuz. Binanın üst katındaki balkonda veya camekânlı iç kısımda tavana monte edilmiş 20 televizyondan seyretmek isterseniz cüzi bir para veriyorsunuz. Cızır cızır hoparlörden maçı anlatan bir arkadaş var, ne dediği pek anlaşılmıyor. Her cins insan var. Asyalılar çoğunlukta. Zaten kumarhanelerde de oynayanların yarıdan fazla Asyalı oluyor. Çok meraklılar, yüksek oynuyorlar, iyi müşteriler.

Kadın-erkek dağılımı yarı yarıya. Karı koca gelenler, bebekleriyle gelenler, sınıf arkadaşlarıyla gelenler var. Normal kalabalık. Halk.


Favori içecek bira, yiyecek ise kızarmış ne varsa. Daha çok mısır ununa bulanıp kızartılmıs sosis yani corn dog ve cips yiyenler gördüm. Bu ablanın elinde birayla corn dog var.

Güvenlik görevlisi.
Ayakta seyreden az kişi vardı. Heyecanlanıp bağıranlar da oluyordu. En çok duyduğum "Go number bilmemkaç!".
Yarış aralarında elektronik panoya reklamların dışında o gün gelenlerin doğum gününü kutlayan veya "Ali Ayşe'yi seviyor" türünden yazılar yazdırılabiyor.

23.7.07

Buyrun Memur Bey


Kenarda kalmış. Okul çıkışında muhtemelen ortaokul çağında, uzun boylu, zenci bir öğrenciyi bir sebepten tutan polisler (çocuk arabanın arkasında bankta oturuyor) kenarda oğlanın sırt çantası ellerinde ne yapacaklarına karar vermeye çalışıyor. Arkadaşları da çocuğu bekliyor.

Yaklaşık 15 dakika boyunca polisler kendi aralarında konuşup çocuğun yanına gelip sorular sordular. Sonra tekrar fısıldaşmaya devam ettiler. En sonunda çantasını verip bıraktılar.

Polis sizi bir sebepten durdurunca ne oluyor? Bir kere çok açık cümlelerle soru soruyorlar, gerekliyse belge istiyorlar ve hemen kekelemeden cevap vermeni bekliyorlar. Tavırları şüphelendikleri şeye göre sert veya az sert oluyor. Cevabı vermeden önce "N'oldu memur bey, n'aptım?" falan derseniz kaşlarını çatıp sorularını tekrarlayıp cevabı bekliyorlar. Asla yanınızda iken aralarında konuşmuyorlar, hareketleri de gayet yavaş oluyor. Hiçbir şeyi karambole getirmiyorlar. 1-2 kere sarhoş, yankesici yakaladıklarını gördüm. Tutuklayıp arabaya koyduktan sonra da oyalanıp, işlemlerini ağır ağır halledip gittiler.

21.7.07

4 İşçi, 2 Araç, 1 Elektrik Direği

Geçenlerde eskimiş elektrik direğini değiştiren bir ekibe rastgeldim. Seyrettiğimiz filmlerde pusuya yatan polisler hep kanalizasyon, asfalt, elektrik işlerini hep yaptığından, normal belediye işçisi görünce kaydetmek elzem oldu.

19.7.07

festivalim, festivalsin, festival - II

Baştan yazayım, çok fotoğraf var.

Fremont'un nasıl bir yer olduğundan daha önce bahsetmiştim. İşte burayı daha iyi anlatan"Fremont Solstice Parade" yani Fremont Gündönümü Geçit Töreni. Her yıl 21 Haziran'a en yakın Cumartesi günü yapılıyor. Bu faaliyetin dikkati çeken en önemli kısmı da çıplak bisikletliler. Evet, evet. Tekrarlamayayım şimdi.



Bu bisikletliler olayın sadece bir parçası. Başka pek çok grup geçide katılıyor. Hepsi farklı mesajlar veriyorlar, bu yıl çevre koruma en popüler konuydu. İkincisi de -her nedense- Mısır.








Bu teyzeler memelere özgürlük diye bir şarkı söylüyorlardı.

Marihuana serbest bırakılsın diyenlerden.
Sisters of Perpetual Indulgence

Siyasi mesajı olanlar beklemediğiniz anda mesajlarını veriveriyorlar.

Geçit töreni bittiğinde herkes yolun sonundaki Gasworks parkında toplanıp mini konserler eşliğinde çimlere yayıldı. Bu park yüzyılın ilk yarısında endüstriyel alanmış. 1960'tan itibaren ortadaki koca binayı boyayıp çocuklar için oyun alanı haline getirmişler; etrafını yeşillendirip park yapmışlar. Ankara - Maltepe'deki EGO Havagazı Fabrikası aklıma geldi. Kent simgesi, cumhuriyet anıtı vs. geyikleri bilemem de, burada böyle bir örnek görünce insan üzülüyor. Şimdi de Maltepe pazarı esnafına tahsis edilmiş. Önüm arkam sağım solum tükkân.


Törene dönelim. Sopanın ucundaki resimde görülen Mevlana. Burada kısaca Rumi diyorlar. Sopayı tutan adam kendi etrafında dönerek yürüyordu.

Yolun iki tarafına dizilmiş halk (Amerika'da da halk var, ama kelime bizde empoze edildiği gibi düzensizlikle, cahillikle ve seviyesizlikle eşleştirilmiyor) yerlerini önceden alıp 1 saat beklediler. Geçit bizim olduğumuz tarafa yaklaştığı zaman gördüğünüz görevli bisikletliler asayişin berkemal olup olmadığını kontrol için şöyle bir dolandılar, bazı yerlerde yolu daraltmış olanları uyardılar. Ne yol kenarına parmaklık koymak, ne de 5 dakikada bir "geri gidin, yolu açın kardeşim" demek gerekti.
Her faaliyette olduğu gibi bunda da aile ve çocuklar hatta köpekler de olayın bir parçası.




17.7.07

festivalim, festivalsin, festival - I

Burada da bizdeki gibi yaz gelince açık hava organizasyonları ve düğünler artıyor. Hatta Haziran ayı düğün ayı denebilir. Henüz bir düğüne davet edilmedik, önümüzdeki maçlara bakıyoruz.

Düğün yok ama yaz mevsimi kıpkısa olunca kuzeybatı bölgesi birden festivaller cennetine dönüyor. Bir tanesi Nortwest Folklife Festival. 'Folklife' kelimesini nasıl çevirebileceğime baktım. Folklor tam karşılığı değil, ama anlamı yakın. Bilen biri yorum kısmına yazarsa sevinirim. Kuzeybatı bölgesinde yaşayan her türlü topluluğun müzik, el işleri, yemek ve danslarını tanıtabildiği bir faaliyet.


Festival Seattle Center'daydı. Standlar ve sahneler bağlantıya tıklayınca çıkan krokide gördüğünüz büyük fıskiyenin etrafındaki alanda yoğunlaşmıştı. O fıskiye de şudur:

Mayolu çocuklar sadece festivale özgü değil. Hava sıcak olduğunda burası hep böyle.

Yurtdışına yarışmalara gönderdiğimiz ekipler, nasıl renkli kıyafetleriyle ilgi cekiyorsa, bu festivalde de seyirciler benim için öyle ilgi çekiciydi. Anladığım kadarıyla hippiler orta yaşı geçip çoluk çocuğa karışınca buraya taşınmışlar. Hepsi bu festivali bekliyormus meğer. Gösteri yapanlardan daha renkli, daha cafcaflı, çok daha ilgi çekici kıyafetler giymişlerdi. Saçlar pembe, mor, sarı renklerde, ya da rasta; işlemeli bluzlar, uzun batik etekler, cins gözlükler, şapkalar ve yer yer marihuana kokuları arasında gezdim. Amerikan şartlarında az karşılaştığımız bir görüntüdür dip dibe dirsek dirseğe insanlar.