1) Kitaplığınızın temelleri ne zaman atıldı, ilk kitaplığınız devam mı, yoksa yıllar içinde yeni kitaplıklar mı oluşturdunuz?
Baştan beri benim kendime ait bir kitaplığım olmadı. Okumayı öğrenmemden itibaren babamın kitaplığını karıştırmaya başlamıştım. Bana alınan çocuk kitapları da evimizdeki raflara yerleştirilirdi. Sonradan o kitapları birilerine verdiler sanırım. Onun için kitaplığımın temeli babamın kitap toplamaya başlamasıyla oluştu diyebilirim. O kitaplık devam ediyor.
Yurtdışına taşınmam ve bu ülke içinde de yıllar içinde pek çok defa taşınmam hasebiyle her evimde küçük bir kitaplığım oluştu. O kitapların bazılarını evden eve taşıdım, bazılarını Türkiye'ye götürdüm, bazılarını da bağışladım. Meselâ buradaki kütphanelerde ikinci el kitap satışını öğrendiğim gün, Agatha Christie'nin kitaplarını toplamaya başlamıştım. Hepsini buldum, hatta aynı yayınevinin bastıklarını topladım. Türkiye'ye götürecektim, ama o sırada posta işlemleri değişti, eskisi gibi az maliyetle kutu kutu kitap yollayamaz olduk. Üç taşınmadan sonra, baktım olacak gibi değil, topladığım bütün Agatha Christie kitaplarının e-kitap baskısını aldım, koleksiyonumu da halk kütüphanesine bağışladım. Şimdi Türkiye'deki evimde, Amerika'ya gelmeden evvel Türkiye'deyken aldıklarım, buradan götürdüklerim ve babamın kitaplarını eklediğim bir kitaplığım var.
2) Kitaplığınızdaki en eski kitap hangisi?
Sanırım en eski kitap ya 1932'de ya da 1937'de basılmış olan bir alfabe.
3) Kitaplığınıza ilâve ettiğiniz en son kitap hangisi?
İbram X. Kendi'nin How to be an Antiracist adlı kitabını aldım.
4) Kitaplığınızda bir başkasından alıp iade etmediğiniz kitap var mı?
Yok. Kimseden kitap almam, birinde görürsem ve okumak istersem hemen akşamına gider satın alırım.
5) Kitaplığınızdan bir başkasının isteyip geri getirmediği kitap ya da kitaplar var mı?
Var! En yeni hikâyeyi anlatayım. Afacan Beşler'in orijinalini set halinde almıştım. 22 kitaplık bir set. 5 tanesini bize gelen bir ailenin çocuklarına okumaları için verdim. Vermez olaydım. Geri getirmediler. Çok fena içime oturdu. Set olmasa herhalde bu kadar üzülmezdim, ama rafta 17 tanenin arasında 5 eksik olunca her gün gözüme batıyor. Bazen gece rüyâlarına girsem de (kâbus olarak tabii) sabah nedâmet getirip bana postalasalar diye hayal kuruyorum.
Acımı anlatabilmek için bir fotoğraf koyuyorum.
Offf acını yürekten hissettim.
YanıtlaSilSağol Handan. Allah'ın sopası yok mu diyeyim, karma mı diyeyim... Birine kötülüğüm dokundu herhalde. Neden ben??
SilÇok teşekkürler, sevgiler 🌸
YanıtlaSilLeylak Dalı'nın bu mimine bayıldım! Keyifle okuyorum katılan herkesi ama sende bir allak bullak oldum. Enid Blyton benim de ilkokul yıllarımdaki ennnn sevdiğimdi hatta kızım biraz büyüsün bayılacak diye daha geçen gün düşündüm. Ah sevgili Benim, sen aslında bana 2 sene önce yitirdiğim ve ara sıra düşündüğüm bir arkadaşı da hatırlatıyorsun. Neyse konu dağılıyor, demek istediğim, kitapları geri vermeyi akıl edememişi olabilirler (hediye sanmış ya da sanmak işlerine gelmiştir) bence peşlerine düş :)) Bol şans!
YanıtlaSilEnid Blyton candır diyerek konuya gireyim:) Dili cinsiyetçi, sınıfçı vs. olduğu için günümüze uymuyor diye eleştiriliyor ama senin yazdığın gibi şimdilerde basılan kitapların didaktik, kalıpçı dili de aşağı değil. 50 yıl sonra da onlar yerin dibine sokulacak [50 yil ilerdesin:)].
SilSevilen birini hatırlatmak ne güzel! O da çok şanslıymış, özlemekten bıkmayan bir arkadaşı var.
Kitaplara gelince -aah ah!- o kadar nazik bir insan değilim, verirken anababasına ödünç verdiğimi bilhassa söyledim, çocuğa da beğenirsen annenle baban sana bu seti alır dedim. Peşlerine düşemiyorum, burada yazamayacağım bir sebepten.
İki numarayı bekliyorum. Okur da severse yeni bir set alacağım, ilgilenmezse bunlar da halk kütüphanesine bağışlanacak.