9.8.20

İyi de ne yazayım?

Canımdan çok sevdiğim birisi şimdi burada olsa derdi ki, "İyi de ne demek? Cümleye öyle başlanmaz". Olmadığına göre bırak cümleye başlamayı, başlık bile atıyorum. Battı balık yan gider. 

Açtık sayfayı ama kafam bomboş. Lübnan'daki patlamayı değişik açılardan seyrettim. Kaçarı yok.  Eskiden olsa patlama olduğunu öğrenir, sonrasında haberlerde enkaz görüntülerine, ağlayanlara bakıp üzülürdük. Şimdi o anda kaydedilmiş, turuncu alevlerin içinden geliveren infilâkı ve ardından beyaz bulutun bir rüzgâr dairesine dönüşüp önüne kattığı her şeyi ezip geçmesini tekrar tekrar gösteren ham videolarla sadece üzüntüyü değil, o anın korkusunu da yaşıyoruz. 

Lübnan'daki patlama oradaki salınımın yeni zirvesi. Bu salınımda sarkacın ipi kısa ve şiddeti fazla. Savaş üstüne savaş, patlama üstüne patlama. Amerika'da da böyle biri salınım var ama zor hissediyoruz, çünkü top ağır, ipi upuzun. The Atlantic'te okuduğum bir yazıda* (özellikle dördüncü paragraf) daha iyi gördüm. Bu analojiyi devam ettirirsem, yazının devamı da ülkenin bir uçtan öbür uca nasıl savrulduğunu anlatıyor. Her ülke gibi buranın da dengesi ivme değiştiğinde bozuluyor.

...

Dün sabah saat 10 civarında Arizona'daki bir arkadaşımla konuştum. "Kötü değil. Şimdi 37 derece. Ama geçenki gibi 46 derece olmayacakmış bugün," dedi bana. Tabii o Fahrenheit cinsinden söyledi, ben sizin için Celcius'a çevirdim. Buranın havası şurup gibi. Öğleden sonraları biraz bunaltıyor, ama sabah ve akşam serinliği o bunaltıyı unutturuyor. Arkadaşım sabah 5:30'da bile sıcaktan yürüyüşe çıkamadığını söyledi. 

Yarın virüsten korunmak için topyekün eve kapanışımızın 150nci günü olacak. Bu bölgede okullar 13 Ağustos'ta online olarak açılacak ve Ocak başına kadar bu şekilde devam edecek. Bu hesapla evde 301 gün kalacağız. Daha önce 3 ay nemden nefes alamadığım, 40 gün hiç güneş görmediğim, günün 24 saati rüzgâr esen, yılın 8 ayı hava sıcaklığının 30 derecenin üstünde olduğu yerlerde yaşadım. İlerde burayı da eve kapandığım yer olarak hatırlarım. 






* Yazı hakikaten güzel, okumanızı tavsiye ederim. Yazar bu salgını normal olarak kabul ettiğimiz şeylerin yarattığı bir felaket olarak tanımlamış. 

2 yorum:

  1. İyi gelmedi bu yazı ama düşündürdü çok.... :( Lübnan'dan bir arkadaş ölümden döndü, artık hepimiz globaliz, ama iş kan vermeye gelince öyle kalakalıyorsun işte....
    Ayrıca; ya sen yaz, ne yazsan okuruz :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aslında günlerim böyle grimdark modunda geçmiyor. Bu aralar felaketler hep büyük, güzel şeyler eften püften konularda. Bir de çok özel hayat yazmayınca o ef püf çok da olsa eksik kalıyor. Du bakalım, güzel bir şeyler yazmaya çalışayım.

      Sil