9.5.20

Evladım gürültü etmeyin, başım şişti, yeter


Sitenin bahçe düzenlemesi bitti. Daha doğrusu bizim taraf tamamlandı. Mevcut yaya yollarını kırıp yeni beton döktüler, etraftaki farklı ağaççıkları, çalıları, çiçekleri söktüler, bütün çimen kaldırıldı. Bahçe üçe bölündü; iki tarafı toprak, ortası çim. Toprak kısma Kaliforniya'ya has bitkiler ekildi. İlk onlar yapıldığı için heyecanlandım. Yoksa sitenin sahibi olan şirket yıllardır yaşanan kuraklığı göz önüne alıp sulama gerektirmeyen bir bahçe tanzimi mi yapmıştı? Hangi bitkiler dikilecekti? Kesilen ağaların yerine gölge yapan ağaç dikilecek miydi? Daha da önemlisi çimeni tamamen kaldırarak son iki yıldır yaşadığımız çocuk terörünü engellemek mi amaçlanıyordu?

Elbette hayır.

Ortadaki büyük alan dün çimenle kaplandı. Şu anda otomatik sistemle foşur foşur sulanıyor. Daha fenası, daha çim ekilmeden önce düzeltilmiş toprakta çığlık çığlığa fink atan çocuklar bugün kafaları telefona eğilmiş anne babalarının yanında yeni ekilmiş çimenin üzerinde, sulanıyorken (!), can hıraş kovalamaca oynuyorlar. Can hıraş dedim çünkü oynayan çocuk kahkahası falan gibi şeyler gözünüzde canlandırmanızı istemem. Bu çocuklar hiç durmadan ağlıyorlar, küçükler yakalayamadıkları büyüklere 45 defa dur! dur! diye bağırıyor.  Arada da scooterla ve bisikletle site turu atan oğlanlar sohbetlerini yüksek desibelde devam ettiriyorlar. Site küçük, tur kısa sürüyor, dolayısıyla biz de sohbetin hiç bir cümlesini kaçırmıyoruz.

Zamanı çocuk çığlıklarına bakarak bilebiliyorum. Öğle yemeği, akşam yemeği saatleri sessiz, ama kurulmuş saat gibi 16:30 dedin miydi işgal başlıyor, saat 20:00'ye kadar hiç durmadan devam ediyor. Çığlıklar kesilince saate bakıyorum, voilà! Saat 20:01, bilemedin 20:02:) Tabii günler uzadıkça eve giriş saati 21:00'e sarkacak. Geçen yıl geceyle gündüzün artık eşitlendiği zamanlarda annesinin pusette gezdirdiği bir çocuk gece 10'a çeyrek kala tam bizim evin önünde ağlamaya başlıyordu. Bu sene bir yaş büyüdüğü için ağlamaz diye umut ediyorum.

Bu durumun pandemiyle, karantinayla da alâkası yok. 3 saat kesintisiz çığlık dinleyince yazık, evde sıkılmış çocuk falan diyemiyorum. Üstelik bu çocukların çoğunun anne babası sosyal mesafeyi de umursamıyor.

Bazı şanslı insanlar kamyon sesine, horoz sesine falan küfreder, biz çocuk sesine küfredecek hale geldik maalesef.

Apartman yöneticisi emekli albay moduna girmeme az kaldı. İmdat!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder