26.3.20

Altı kaval üstü şeşhane



Sabah:
Dakka bir gol bir. Okulların tatil değil, kapalı olduğunu saat 7:55'te çalarak hatırlattı. Çünkü 8:00'da netten öğretmene bağlanılıp yoklama veriliyor! Ben bir Michelle Obama değilim ki 4:45'te kalkıp koşu bandına çıkayım, yahut yeni yetme 'influencer'lar gibi 5:30'da kalkıp hava aydınlanırken elimde kahve ile günlük yazıp düşüncelere dalayım? Allahtan üç numara, vazifesine sadık bir devlet memuru ciddiyetiyle gık demeden kalkıp, üç dakika içinde saçını şöyle bir düzeltip masa başına geçti. (Fırsatı kaçırmayıp altı kaval üstü şeşhane deyimini de bu vesileyle öğrettim, mutluyum.)

Ekranda da olsa bir öğretmen sureti gördüğüm anda sorumluluk üstümden kalktı. Yanlış olduğunu düşünsem bile, uzmanlık, yaşadığım zamanların kabul görmüş doğrusudur. Bu zor zamanlarda hiiiç felsefî tartışmalara da giremem. İşi uzmanına bırak gitsin. Herkes işini yapsın, ne güzel. Ben hariç. Ben yapamıyorum çünkü.

Öğle yemeği: Koyu yeşil sebze potpurisi. Kavrulmuşu, haşlanmışı... Hayatınız alt üst olduysa, sizin için önemli olan bir şeyi sabit tutun, ona tutunun diyorlar ya, neden o bizde koyu yeşil sebze oldu, bilemiyorum. Muzlu rulo pasta falan da olabilirdi?


İkindi saatleri: Serin havada, parçalı bulutlu gükyüzünün altında, bahar dallarının arasında iç açan harika bir yürüyüş, hayattan konuşmak, kahkahalar.

Akşam: Gündüz yapılamayan işler için masa başına geçiş ve kapanış.



Günün güzel olayı: Ödev. Neden? Çünkü iki numaraya verilen ödev elmalı turta yapmaktı. 10 puan, 10 puan, 10 puan. Afiyetle yedik. Bir tane daha ısmarladık.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder