Washington DC'de yazın hafta sonlarında iş arkadaşlarımla National Mall'un çimlerinde düzenlenen, önce beyzbolun fasulyeden olanı sandığım, softball turnuvalarına katılırdım. Milletin biraları içerken etraftaki polisleri kontrol etmeleri, şişeleri açığa çıkarmayıp, buzluğun içinde plastik bardağa azıcık koyup çabucak içmeleri ilk gördüğümde garip gelmişti. Sonra sıcak havalarda kaldırıma ya da yürüyüş yoluna sandalye atan bar sahiplerinin bu sandalyelerin etrafını ip, zincir vs. ile çevirmelerinin de aynı sebepten olduğunu çaktım (aferin bana). Mazallah o ipin dışında içkinizi yudumlarsanız polis götürüverirmiş! Bu yasağın detayını bilmiyorum. Fakat işletme sahipleri de, sıradan vatandaş da kurala harfiyen uyuyor.
Gecenin epey geç bir saatinde arabda 4 kişi eve dönerken çevirmeye yakalanıp, bizden bir önceki arabanın sürücüsüne üflettikten sonra -ki gayet normal görünüyordu- hiç soru sormadan kelepçe taktıklarını görüp, bizim arkadaşa da emin olana kadar burun değdirmece, düz çizgide yürütmece yaptıklarında işin şakası olmadığını bizzat gördüm. Alkollü araba kullanma burada Driving Under Influence başlığı altında cezaya tabi.
Türkiye'de olduğu gibi, burada da kanunu bilmemek mazeret sayılmıyor. Ama her fırsatta hatırlatılan kanunu bilmemek de mazeret olamaz. San Juan adasında, adanın öbür ucundaki Roche Harbor adındaki minik limanda -ki Amerika Kanada sınır çizgisi bir kaç mil ötede- alkol sınırını çizen tabela tatlı sert.

Neyse, "bu noktadan sonra içki yasak!" diyen ikaz tabelası nereye kadar izin vermiş, görelim:


That's easy for you to say.
YanıtlaSil