Gün batarken deniz kıyısında evlenmek elbette Amerikalılara özgü birsey değil. Bu fotoğrafları çekerken ilginç birşey çıkacağını düşünmüştüm, eh birşey çıktı.
Sahilde avareler, bisikletliler ve paten kayanlar için yapılmış yolda arkadaşlarımla yürürken bir baktım birileri evleniyor. Gelin de damat da yalınayaktı. Evlendirenin rahip olup olmadığını göremedim.
Amerikalılar irticalen konuşmayı bilmedikleri için en ufak bir tören için bile olsa önceden yazıyorlar. Evlenirken de çoğu zaman "wedding vow" dedikleri evlilik yeminlerini önceden bilgisayarda (evet evet!) yazıp rahibin önünde yazıcıdan çıkmış A4 boyutunda bir kâğıttan okuyorlar. Belki 11 Eylül'ü anma törenlerden bir görüntüye rastladıysanız, 7'den 70'e yakını ölen herkesin kürsüye çıktığında elindeki kâğıda bakarak duygularını ifade ettiğini görmüşsünüzdür.
Davetliler etraflarını çevirdiği ve ben de burnumu fazla sokmak istemediğim için çiftin yemin edişlerini göremedim, zaten 2 dakikada bitti. Kalabalık içinde bir kızcağız flüt çalıyordu, herhalde güzel bir nikâh oldu.
Önce nikâhı sahilde yaparak ucuza getirdiklerini düşündük tabii, ama hemen sonra insanlar yandaki büyük barakaya yönlenince anladık ki, işin içinde yemek de var. Turuncu minibüs yemekleri taşımış, mum ışığında sofralar kurulmuştu.
Bu olayı Amerikan yapan şeyler katlanan sandalyeler. Amerika'nın özünde olan derme çatmalık böyle detaylarda kendini gösteriyor. En büyük ve gösterişli davetlerde bile perde kalınlığında kabartmalı şık masa örtülerin altında eski, yıpranmış katlanır masalar sırıtır. Bizde böyle şeyler davetlilere asla gösterilmez, saklanır. Burada ise normal karşılanıyor.
İki dirhem bir çekirdek giyinmiş herkesin oturduğu sandalyeyi katlayıp yerine götürmesi ise nikâhı bloga girmeye değer kılan şeydi.
Böyle birşey bizde sırıtır gerçekten ama pratik ve güzel aslında.
YanıtlaSilwedding wov mu yoksa vow mu efendim?
YanıtlaSil