21.9.05

Resimsiz bir 'post', nam-ı diğer Abidin'in ikilemi

"Sen mutluluğun resmini çizebilir misin Abidin?" ve devamında gelen kelime topluluğu bana birşey hissettirmiyor. Öyle içim bir hoş olmuyor yani. Bir 'fwd e-mail' olarak müteaddit defalar bilgisayarımda beliren, sayamadığım kadar çocuğuyla akan damın altında gülümseyerek uyuyan kukuletalı babanın tablosu da bende bir empati yaratmadı. Ben küçük (şeylerden duyulan) mutluluklara değil büyük mutluluklara inanıyorum, çünkü küçük mutlulukların değerini büyüterek insanın kendini bir kapana koyduğunu düşünüyorum. Neden büyük seylerden mutluluk ısrarla göz ardı ediliyor? "Herkes" mutlu olduğu için mi? Nedir bu "her birey farklıdır, özeldir" filan... Amaaan, neyse yav, İlber atmış bir pas, ilerleyelim:

10 Kucuk Mutluluk Listesi
1. Yemekten sonraki doygunluk hissi (ulasmak kolay degil. insan ya doymaz, ya siser),
2. Cay icmek,
3. Soguk bir gunde gunesin sirtimi isitmasi,
4. Sadece bana yazilmis (forward olmayan) bir e-posta almak,
5. O e-postaya cevap verince aninda ikinci mesajin gelmesi,
6. Kardeslerimle elalem hakkinda konusmak,
7. İcimdeki sesin "ukalaliga luzum yok, tut dilini" sozunu dinleyebilmek,
8. Fotoğraf bakmak, hikayesini öğrenmek,
9. Sokakta yurumek,
10. Türk müziği dinlerken beynimin makamdaki matematigi anlayip, kalbimin de muzigin verdigi duyguyu hissetmesi.

İlber'den pasi aldik ama ileride kanatlarda kimse yok. Benim blogumu okudugunu bildigim (baska) blogger olmadigi icin ve diğer okuyanlar da blog sahibi olmadigi icin top ayagimda kalakaldim. Dolayısıyla şöyle bir çözüm buldum:

Nihal ve Zeynep,
Bunu okursanız bana 10 küçük mutluluğunuzu yazsanıza. İsterseniz e-maille başkalarına dağıtın, isterseniz blogumun misafir sanatçıları olun.

1 yorum: